Geçenlerde Kanadalı dostum Masis eski İstanbul sokak satıcılarının mesleklerini ve Ermeni, Musevi ve Rum şiveleriyle bağırışlarını özetleyen bir liste yollamış. Masis, çocukluğu ve ilk gençliği Kurtuluş’ta eski adıyla Tatavla’da Bay Sungur Sokak’ta geçmiş eski bir İstanbullu. Listeye bir de sokak satıcılarının yaşantısını ve kentsel dönüşümle özgürlüklerini yitirişini ve onların o müziksel güzel çığırtkanlıklarını gösteren bir video eklemiş. Bunların çoğu eski Sulukuleli sokak satıcıları: Bohçacı kadın, midyeci, hallaç, bozacı, poğaçacı ve daha nicesi. Masis’in Bay Sungur Sokak ( Eski adıyla Konstantin) sokaktan 1960 la 1970 yılları arasında işittiği sesler şöyleymiş :
Kirik-tabak tamr-yabye / porcelain plate repairman/ tabak çanakçı
He more cervelo, cervelohoo / Albanian sakatat vendor/ Arnavut sakatatçı
Haydekmekcis francelacis / Ekmekci Paro with horse/ Atlı Ekmekçi
Zovan-patatis-zovan / Patatesci Kirkor with horse/ Atlı patates sovancı
Eskileralaayimeskiicii / Jewish peddler/ Eskici
Makaraci yeldi makaralar / Jewish haberdasher
Kaleeeyts / Armenian tinsmith with horse/Ermeni kalaycı
Yortciii / Dimo the king of yogurt sellers/Yogurtçuların Kralı
Kuslar-kumrulaaar anasiz-babasiz yavrular / bird-shaped pretzel seller/kuş şeklinde çörek
Saleyyp sicak/Salepçi
Jamanak-Marmara-Takidromos-Embrooos / Newsman Musu Yorgo/Gazete satıcısı
Satıcıların isimlerini bilmemekle beraber bunlara bir ikisini de ben ekleyeyim:
Tavuk-var -tavukvarrrıh/ Ankara Büklüm sokakta tavukçu
Oku oku minder yap abiler/ Mithatpaşa stadında eski gazete satıcısı
Frigombuzz/ Yeni Melek sinemasında de frigo satıcısı.
İlk kitabım Özlediğim İstanbul’da, sur içindeki eski Kocamustafapaşa semtinde Sümbül Efendi camii ve Vidin caddesi civarındaki sokak satıcılarını şöyle anlatmıştım:
Kocamustafapaşa’yı tamamlayan, çarşıya hayat veren o devrin insanları ve bugün çoğu kalmamış meslekleri idi. Çarşıda dükkanı bulunan hallaç, evlere de servis yapar, yorgan yastık atardı. Çingene kadınlar evlere gelir, fal bakar , eski eşyaya karşılık tabak çatal trampa eder ve tencereleri kalaylardı. Yoğurtçu kapı kapı dolaşır, omuzundaki sırığa astığı iki tabladan, kaymaklı ve kaymaksız yoğurtları kürekçiği ile keser ve uzattığınız tabağa koyardı. Kış geceleri bozacılar, ellerindeki güğümleri ile mahalleyi dolaşır, bu ekşice içeceği müşterilerin ayağına götürürlerdi. Bozayı leblebi ile karıştırdığınızda tadına doyum olmazdı. Bozacılar ne kadar gecelerin insanı ise, salepçiler de o kadar sabahların habercisi idi. Soğuk kış sabahlarında otobüs durağına koşan insanlar, mis gibi tarçın kokan salepten bir bardak içmeyi adet haline getirmişlerdi.gene otobüs duraklarında , bu günlerde de görülen milli piyango satıcıları, simitçiler, koz helvacıları,macuncular,şerbetçiler,sucular ve de bayram zamanları cami kapılarında çoğalan dilenciler.