Bu yazıda Osmanlı’nın Haliç üzerine kurduğu ilk köprü olan Hayratiye köprüsünü anlatırken, internette bulduğumuz civarın eski fotoğraflarını inceleyeceğiz. Hayratiye Köprüsü bugün Atatürk Köprüsü ya da Unkapanı Köprüsü adıyla bilinen köprünün ilk şeklidir. Azapkapı ve Unkapanı arasına 1836 yılında Sultan II. Mahmut tarafından yaptırıldı. Yaklaşık 500 metre uzunluğunda olan köprü Fevzi Ahmet Paşa tarafından hemen yakındaki Tersane-i Amire işçilerinin yardımıyla dubalar üzerine kurularak yapılmıştı. Köprüden geçişin parasız olmasından dolayı köprüye Hayratiye adı verilmişti. Aynı zamanda Cisr-i Atik adıyla da köprünün kısa zamanda emniyet olmadığı görüldü ve yerine yenisinin yapılmasına karar verildi. Yeni köprünün yapımında kullanılacak fonların temin için köprüden geçen hayvanlardan ve arabalardan para alınmaya başlayınca köprünün adı da Mahmudiye Köprüsü olarak değiştirildi.
Bir Fransız firması tarafından inşa edilen 480 metre boyunda ve 18 metre enindeki ikinci demir dubalı köprü 1875 yılında hizmete girdi, 1912 yılında ömrünü tamamlayarak yerinden söküldü ve yerine yenilen Galata Köprüsünün eski köprüsü takıldı. 1936 yılında bu üçüncü köprü çıkan bir fırtına da ağır hasar görüp yıkılınca gene bir Fransız firmasına yeni bir köprü sipariş edildi.
Fransızların yaptığı 477 metre uzunluğundaki ve 25 metre boyundaki köprü, 29 Ekim 1939 Cumhuriyet Bayramında Atatürk Köprüsü adıyla açıldı. Bugün hala hizmet gören 24 çelik dubanın üstündeki dördüncü Unkapanı-Azapkapı köprüsü dünyanın en uzun dubalı köprüsü ünvanına da sahip.
Şimdi geçelim Hayratiye Köprüsü zamanındaki İstanbul fotograflarına:
İlk fotoğraf bir gravür. Tahminimce ilk köprü sanki bir tekneden resmedilmiş. Gravür deki cami Ayazpaşada ki Sokullu Mehmet Paşa Camii. Bir de Mimar Sinan’ın karşı tarafta Kadırga’da yaptığı Sokullu Mehmet Paşa Camii var, onun ile karıştırılmaya. Hemen arkada Galata kulesini görüyorsunuz. Galata kulesinin dibindeki ağaçlar oradaki Büyük Hendek caddesi civarındaki mezarlığının servi ağaçları. Resmin sonunda da Şişhane mezarlığı'ndaki serviler görünüyor. Galata’dan aşağı inen yol bugünkü Bankalar Caddesi olmalı. Resmin sol altında bir kapı görüyorsunuz. Kapının hemen önünde at üzerinde köprünün açılışını yapan ve üstünden ilk geçen II. Mahmut resmedilmiş. Bu kapı Cenevizliler döneminde yapılan ve Porta di San Antonio olarak da bilinen kapı. 16. yüzyılda Kasımpaşa’ya taşınmış Tersane-i Amire Kışlası’ndaki azap askerlerinden dolayı Azapkapı adını almış. Semtin Azapkapı adı da buradan geliyor. Bilindiği gibi azap askerleri Osmanlı ordusunda özel seçilmiş güçlü kuvvetli bekar askerler. Savaşta da düşmana ilk saldıran, topçuların yolunu açan onlar. Bu kapı bugün artık orada yok.
Ama Şişhanede yokuşundan yukarı Pera Palas’a doğru çıkarken Kasımpaşa Tersanesinin eski görkemli kapısını görürsünüz, üzerinde Padişahın tuğrası olan. Bir tarihte bu kapını resmini çekmiştim. Belki de çoğu tarihi çeşme de olduğu gibi yol için istimlak yapılırken kapı buraya taşınmış olabilir.
Soldaki fotograf 1875 sonrası çekilmiş 2.ci Hayratiye Köprüsü. Köprünün soluna ve sağına iki küçük gişe kulübesi konulmuş ve geçişler paralı hale getirilmiş. Belki de paralı olması nedeniyle köprü üzerinde fazla bir yoğunluk yok. Kayıkçılar daha ucuza iki yaka arasında yolcu taşıyor olabilir. Azap Kapısı bütün haşmetiyle adeta Pera’ya girişi simgeliyor. Şemsiyeli insanların çokluğu yağmurdan çok güneşli bir yaz gününe işaret ediyor. Ahşap evlerin yerini Tepebaşı’na doğru yükseldikçe beton evler almış. Dikkat ederseniz gravürdeki Galata Kulesinden farklı olarak bu resimde kulenin külahı yok. 1875 yılında çıkan bir fırtınada kulenin külahı devrilmiş ve 1964 yılına kadar kule külahsız kalmıştı. Sokullu Mehmet Paşa Camii'nin hemen arkasında kıyı boyunca damlar ve tenteler var. Burada bir balıkçı pazarı ve balık ekmek tezgahlarının olduğu düşünebilir.
Sağdaki resim ters yönden, Kasımpaşa sırtlarında ki mezarlıktan çekilmiş. Fotoğrafın eskiliğine bakarak 1839 yapılan ilk köprü olduğunu tahmin ediyorum. Burada eskiden Haliç’e doğru inen büyük bir mezarlık varmış. Bugün Beyoğlu Ticaret ve Meslek okulunun yanında bir park vardır. Burada eski mezarlıktan kalmış 6-7 Osmanlı kabiri hala durur. Ortaokul yıllarımda Tepebaşında yürürken bir apartmanın önünde, yaya tretuarının üzerinde tek başına kalmış bir kabir hep belleğimde kalmıştır. Zaten buradaki tüm yapılar eski mezarlığın üstüne yapılmıştır. Fotoğraf çok silik, ama Hayratiye Köprüsü Azapkapı’dan Unkapanı’na kadar boylu boyuna görülüyor. Fotoğrafın ilginç yönü aşağıda göreceğiniz fotoğrafların aksine bunda Saraçhane Valens Kemerleri de belli belirsiz görünüyor. Ortadaki geminin orta direğinin en tepesinde Valens Su Kemerlerini göreceksiniz.
Fotografı Hayratiye Köprüsü fotografı :EskiİstanbulFotograflarıArşivi-(Eski Istanbul net). Numaraları ben koydum.
1. Fatih Camii 2. Fatih Sultan Mehmet, Gülbahar Hatunve GaziOsman Paşa türbeleri 3. Nakşı-dil Sultan Türbesi 4. Molla Zeyrek Camii (Pantokrator Monestery) 5. Zeyrek Sarnıcı 6. İsmail Aga camii 7. Darüşşafaka 8. Sokullu Mehmet Paşa Camii
Eski İstanbul Fotoğrafları Sitesi nden aldığım bu fotoğrafta tarih yok. Büyük olasılıkla 19. yüzyıl sonu ya da 20.ci yüzyıl yıl başlarında çekilmiş. Kadırgalar, kalyonlar, tekneler Karaköy’den Azapkapı’ya kadar sıralanmış ve burada adeta bir iç liman oluşmuş. Kayıklar Haliç’in iki yakası arası yolcu taşımaya devam ediyor, bazıları da balıkçı kayıkları olmalı. Köprünün iki yerinde kayıkların ve küçük takaların içinden geçebileceği tüneller var. Bugün de Atatürk Köprüsünün tam orta yerinde yolcu motorlarının geçebileceği geçit gibi.
Unkapanı ndan Saraçhane’ye çıkan yol, ahşap evlerin birbire içine girmiş yoğunluğu dolayısıyla görünmüyor bile. Bu yol bugün de köprününün Unkapanı ayağından 30 derecelik bir açı çizerek, fotoğrafta işaretlediğim 4 nolu Zeyrek Sarnıcı ile 5 nolu Molla Zeyrek Camii'nin önünden geçerek resimde görünmeyen Saraçhane-Aksaray istikametinde uzanır. Bu fotoğraftaki objeleri incelerken 7 numara olarak işaretlediğim en sağdaki büyük bina dikkatimi çekti. Diğer yapılara göre çok büyük ölçekte olan bu bina ne olabilirdi ? Günümüzdeki fotoğraflara da baktım. Önü kısmen kapanmış olmakla beraber bina hala orada duruyordu. İnternette haritalar üzerinden bu görkemli yapıyı araştırdım ve Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi olduğunu öğrendim. Ama bu bina ilk yapıldığında ne binasıydı? Onu da binanın üzerinde bulunduğu sokağın isminden çıkardım. Bu bina 1873 yılında hizmete giren ve 1993 yılına kadar burada hizmet veren Darüşşafaka Lisesiydi. 1993 yılında Darüşşafaka Lisesi Maslak Kampüsüne taşınınca burası İmam Hatip Lisesi olmuş.
Yukardaki fotoğraftan ilki gene bir Hayratiye Köprüsü fotoğrafı. Bu fotoğraf 1881 yılından önce çekilmiş olmalı. Nedenine gelince, 1881 yılında Marsilya tuğlaları ile inşa edilen Kırmızı Mektep (Özel Rum Lisesi) henüz fotoğrafta yok. Fatih’ten Silivri Kapıya uzanan görüntüde 5 numara olarak işaretlediğim büyük beyaz bina St George Katedrali olmalı. Yanında da ahşap Fener Rum Patrikhanesi var. Sanki kiliseye aitmiş gibi görünen minare ise Cafer Subaşı Camii’nin minaresi.
İkinci fotoğrafta 1939 dan itibaren Atatürk Köprüsü olarak anılan Unkapanı Köprüsünün günümüzdeki bir enstantanesi.